Perşembe, Temmuz 5

herkes gider. //03.07


unutmak kolay mıdır ?
yok saymak ?
hiçbir şey yaşanmadı demek ?
çok severken ertesi gün artık sevmiyorum demek ?
sensiz yapamam  derken hiç yokmuş gibi davranmak ?
aşıkken bir anda bırakmak ?
sonra onu hiç düşünmemek ?
aklına getirmemek ?


sözler verir insanlar tutamayacağı sözler..
kendiside bilir asla tutamayacağını bizlerde biliriz o sözlerin asla gerçekleşmeyeceğini.
ama inanmak isteriz.
yalanda söylese duymak isteriz.
sonra inanırız.
sonra o yalanları yaşamaya başlarız, söz verdi ya tutacak. nasıl olsa o verdiği tüm sözleri tutar ya !
"hiç gitmicem" der ya hayatından inanırız deriz ki o hep benimle.
"hep seveceğim seni" der ya sever hep sever ta ki bir gün sıkılana kadar sever ama lafta sever.
hep o lafta verdiği sözler gibi.
"sensiz yapamam ben" der,  "ben seninle mutluyum" der ," sana ihtiyacım var" der; 
ama sensiz de yapar , sensiz de mutlu olur, yalan söylüyordur halbuki sana hiç ihtiyacı yoktur.
sen başkasındır , herkesten herşeyden sen farklısındır. o yüzden sever ya seni..
işte yine o yüzden terk eder seni...
hiçbir şeyde demez. 
sen bir şeyleri kurtarmak için açıklama yaparsın yapmaya çalışırsın ki o caysın fikrinden.
desin ki ; "ben seni seviyorum herşeye rağmen seni seviyorum.
ne olursa olsun benimsin sen seni bırakamam" desin.
ama o öyle demez.
o der ki ; "seni seviyorum ama artık olmuyor."
halbuki o öğretmiştir size konuşarak herşeyi halledebileceğinizi.
o demiştir;  "çözemeyeceğimiz hiçbir şey yok bizim" diye.
ama takmış ya ayrılığı bir kere kafasına ; "sana şimdi laf anlatamıyacam" der.
sen bir şeyleri kurtarmaya çalışırsın o öyle der.
sonra o artık hiçbir şey demez susar. 
sen hala "seni seviyorum herşeye rağmen" dersin o yine susar.
sen hep birşeyler beklersin ama o hep susar.
sonra da "bitti" deyip gider. başını yastığına koyunca bir kere düşünmez bile. aklına bile gelmez.
belki sevdiğini aşık olduğunu bile unutur.
Sonra ne olur biliyor musunuz ?
siz sadece çok sevdiğinizle kalırsınız. sonra bir daha asla sevmemeyi öğrenirsiniz.
çünkü bilirsiniz en çok güvendiğiniz en çok sevdiğiniz inandığınız insan bitti deyip gidebiliyorsa;
herkes gider herkes...

Çarşamba, Temmuz 4


O'nlu bir hayat isterken 
hiç fark etmeden onsuz bir hayata mahkum olursun....
istemeden , gönülsüz , O'nsuz..

Cumartesi, Haziran 30

ihtiyacım var.

senin için senden vazgeçerim değil ; senin için kendimden vazgeçerim gerekirse !
diyebilecek bir adama ihtiyacım var...



hepsi geride kaldı eski aşklarım , yalan sevgilerim , aldatmacalarım... 
ben sana yeniden doğdum da geldim seninle yeniden başladım sev beni ! 
diyebilecek bir adama ihtiyacım var...




iste sana dünyaları sunarım değil , bana kendi sadece kendi dünyasını sunabilecek;
al bütün dünyam senin olsun ! 

diyebilecek bir adama ihtiyacım var...




sadece sen ol hayatımda koskoca bir ömrü başkalarıyla değil seninle  yaşamak istiyorum... 
bir ömür yanımda sen ol istiyorum ! 

diyebilecek bir adama ihtiyacım var...




her türlü salaklığıma saçmalamalarıma rağmen beni kollarının arasına alıp beni bir çocuk şefkatiyle sevecek ;
usulca kulağıma ne olursa olsun seni seviyorum hepte seveceğim...!

diyebilcek bir adama ihtiyacım var...

Cuma, Haziran 29

öyle işte...


sen çıktın ya karşıma ,
tek bir kelimeni bekliyorum mutlu olmak için.
sadece bana baktığın beni düşündüğün bir anı yakalamaya çalışıyorum hayal kurmak için.
bir adım atmanı bekliyorum , ki sana koşa koşa gelmeme bir sebebim olsun.
inan ki çok değil bir damla sevsen yeter bana.
bir  sarılsan bana başka şefkat aramam.
bir kerecik öpsen beni daha da kimseyi tanımam.
sadece ama sadece benimle mutlu olduğunu söylesen öyle değilse bile yalandan da olsa söylesen ben inansam,seni daha çok sevsem...
bir şarkı dinlesen desen ki bu şarkıyı her dinlediğimde aklıma geliyorsun bende o şarkıyı bizim şarkımız yapsam.
ama sen bilsen ki dinlediğim her şarkıda ben seni düşünüyorum herşeyi ben seninle anlamlandırıyorum...
bir kıskansan beni, herkesten herşeyden kendinden bile.
sesim çıkmadığında merak etsen...
öyle saatlerce değil ; bir dakika bile konuşmadığımız da özlesen beni.
hep yanında istesen beni.
hep geçirsen aklından seni sevdiğimi, seni özlediğimi , seni istediğimi..
.......
.....
....
...
..
.
insan istiyor işte aşık olduğu adam her saniye ona aşık olsun istiyor..
çok şey istiyor belki ama istiyor işte...
öyle işte...

Pazar, Mayıs 20

iki kelime









































İşte böyle sevgili...
Ben anlatamam belki sana böylesine hissettiklerimi... Yazamam şiirler... 
Dökemem belki önüne afili sana yakışan seni anlatan cümleler ama bil yani seviyorum seni ...
En basit hislerimi de en yoğun hisselerimi de belki bir iki cümleyle anlatabiliyorum... 


Ama bende her şeyi bu iki kelime sığdırıyorum. 
Fazladan cümleler kurmaya , süslü süslü sözler söylemeye gerek yok.. 
Sen beni biliyorsun zaten, bende seni biliyorum ...
İki kelime yeter ki bizi anlatmaya  iki kelime...
SENİ SEVİYORUM...
Bir de sadece bir sarılsak her şey geçer onu biliyoruz .. Sadece sarılsak öylece kalsak..

Cumartesi, Mayıs 19

FAİLİ MECHUL





200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı iki siyah atletin, Tommie Smith ve John Carlos’un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde posteri yıllarca hayal dünyamızı ve asıl oda duvarlarımızı süslemişti.

İtiraf ediyorum ki, Aynur Çağlı’nın o muhteşem haberini okuyana kadar aynı karede önde duran, gümüş madalyalı Avustralyalı beyaz atlete hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Norman imiş...

İşte bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur.

Gelelim hikayeye...

Mexico City’de 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış.

Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman’ın yanına gelerek sormuş:

- İnsan haklarına inanıyor musun?
- Evet, inanıyorum.
- Peki ya Tanrı’ya?
- Bütün kalbimle...

Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış:

- Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!

İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika’daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl?

Fikir Norman’dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne ‘İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi’nin kokartını iğneliyor.

Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.

Ve tabii (hatırlıyorum) dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor...

Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahın spor kariyerini o saniye bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika’daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahın ilahı haline gelmişlerdir.

Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman?

Meslektaşım Aynur’un anlattığına göre, Norman’ın da hayatı kararmış.

Tommie Smith diyor ki:

“Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya’ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği sona erdi.”

Avustralya Devleti Norman’ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamını mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.

Ölene kadar süren ‘eylem kardeşliği’...

İki amerikalı ve bir Avustralyalı ‘lanetli’ atletin o gün başlayan ‘eylem kardeşliği’ ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler.

Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.

Ve şimdi, fotoğrafın sağına tekrar bakın

Melbourne’de yapılan cenaze töreni. ‘Onurlu beyaz atlet’ Peter Norman’ın tabutu, Tommie Smith (solda) ve John Carlos’un omuzlarında ..


Burada da bahsi geçen o muhteşem koşunun videosu mevcut..